Yuvarlanan toplar…

Veli’nin Kırmızı Topu. Ayla Çınaroğlu, Uçanbalık Yayınları. 1998, 16 sayfa.

The Lazy Dog. John Hamberger, Scholastic Book Services, 1971.

Hamberger’in ‘The Lazy Dog’ (Tembel Köpek) adlı kitabı yazısız. Yalnızca büyük boy tam sayfa resimlerden oluşturulmuş bir kitap. Siyah, turuncu ve sarı olmak üzere üç renk basılmış.

Bir sabah… Bir çocuğun uyuduğu yatak odasının halısı üzerindeki köpek uyanıyor ve pencerenin önüne gidiyor. Pencere açık. Köpek pencerenin kenarında duran topu düşürüyor. Top çitin üzerinde ötmeye hazırlanan horozu ürküterek yuvarlanıyor. Topun bayır aşağı sürecek yolculuğu böylece başlıyor. Köpek de kaçırdığı topu yakalamak için bayır aşağı koşuyor. Sakin bir sabahı birden hareketlendiren bu olayı izleyenler de var tabii. Tarla fareleri, bir katır… Katır topa bir çifte atıyor, top domuz ağılında… Köpek de… Her tarafı çamura bulanmış olarak çıkıyor ağıldan. Top hala yuvarlanıyor… Tam karşıda boz ayı. Bu beklenmedik pası değerlendirip pençesiyle vuruyor. Köpek gökteki kargalara kadar yükselen topu çaresiz izliyor. Top ağacın üstüne düşüyor. Sincaplar kaçışıyor. Derken mısır tarlaları ve top bir korkuluğun önünden geçiyor… Sonra da bir kaplumbağanın kabuğuna çarpıp havalanıyor. Köpek başarılı bir atlayışla topu yakalayıp bir su birikintisinin içinde buluyor kendini. Zafer! Topu ağzına alıp bunca yolculuğu gerisin geri yürüyor ve yatak odasına gelip yere yatıyor. Başından beri uyumakta olan çocuğumuz uyanıyor. Olan bitenden habersiz köpeğine yöneliyor. Topu alıp, “Haydi oynayalım!” der gibi bakıyor. Köpekte hal mi kalmış? Çocuk onu kaldıramayınca söyleniyor:

“Tembel köpek!” (Tabii bunu yazıyla değil resimle anlatıyor.)

Çınaroğlu’nun ‘Veli’nin Kırmızı Topu’ adlı kitabında topu kaçıran Veli’nin kendisi. Top önce dere kenarına gidiyor. Sırasıyla ördek, kurbağa, kirpi, kaplumbağa ve sonunda köpekle kaşılaşıyoruz.

Her iki kitapta da bir topun doğa içinde yaptığı ve çeşitli hayvanlarla tanıştığı bir yolculuk var. Çınaroğlu’nun, bu kitabı yaparken ‘The Lazy Dog’ kitabından esinlenip esinlenmediği belli değil. (Kitapta bir uyarlama yapıldığına ilişkin bir not yok.) Ama bu çok önemli de değil. Hatta, iyi örneklerin çeviri veya uyarlama yoluyla Türkçeye kazandırılması yararlı da. Aslında amaç, kitabı okuyan çocuğa bir kurgu içinde bazı bilgiler vermek ve kullanılan bu yöntem özellikle kitapla ilk tanışan çocuklar için yazanlara önerilebilecek yararlı bir yöntem: Verilmek istenen bilgiyi mutlaka bir kurgu içine oturtmak. Bu kurgunun yalın, kolay anlaşılabilir ve kolay izlenebilir bir kurgu olması ve çok uzun olmaması zorunludur. ‘Veli’nin Kırmızı Topu’ bu koşullara uygun düzenlenmiş. Metni yalın. Türkçesi arızasız. Resimleri kolaj tekniğinden yararlanılarak yapılmış ve kitabın kurgusuyla uyumlu.

Kısa yazmak, çocuklar için yazmanın en güç yanlarından biridir. Yazar, sözleri sever. Sözler yeni söyleyiş biçimlerini çağırır ve bu söyleyiş biçimlerinin ürettiği yeni cümleler, yazarın kendi kendine yarattığı bulutsu ve son derece mutlu bir kendinden geçme haline sokar… İşte tam bu noktada yazardan istenebilecek en kötü şey, yazdığını kısaltmasıdır. Sorun şudur ki, çocuklar için yazanlar yalnızca kendileri için yazamazlar, okurlarının onlardan çok somut bazı beklentileri vardır. Bu beklentileri vermezlerse çocuk okur onları okumaz. Öte yandan kendinden tümüyle vazgeçerek yazan bir yazar da içtenlik denen mucizevi duyguyu veremediği için okunmaz. Her iki niteliği barındıran yazarlara en iyi örnek Mark Twain’dir. ‘Tom Sawyer’ ‘Huckleberry Finn’ çocuklara yaşamak istedikleri serüven duygusunu vermeyi başaran, ama aynı zamanda Mark Twain’in hayatla, dinle ilgili kendine özgü düşüncelerini de sakınmadığı, okuruyla içtenlikle paylaştığı kitaplardır.