Hayvanları Tanıyalım Dizisi 4 Kitap – Açmalı Kapamalı Kitaplar. Öykü ve resimler: Ümit Öğmel, Ülkü Ovat, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 2000
Süslü. Belma Tuğrul. Resimler: Ümit Öğmel, Ülkü Ovat, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 2000
Mikroplar Toplantısı. Belma Tuğrul, Seay Uzmen. Resimler: Orhan Dündar, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 2000
Bebeklerin kolaylıkla ağzına sokup dişleyebilecekleri, küçük kaslarının gücüyle yırtmaya çabalayacakları mukavva kitaplar çoğunlukla dışarda üretiliyordu. Çünkü kalın mukavva üzerine kuşe sıvama yöntemiyle üretilen bu kitapların işçiliğine bizdeki mücellithanelerin çoğu yabancıydı. Böyle olunca da yükselen maliyet nedeniyle satışı zor bir ürün olacağından kimse bu işe yeltenmiyordu. 80’li yıllarda Som Yayınevi’nin ve Redhouse Yayınevi’nin bu tür birkaç örneği de istisna olarak kaldı.
Dışardan gelen örneklerin çoğunun üretim yeri aslında uzuk doğudaki bazı merkezler: Tayvan, Güney Kore, Singapur… Gerekçesi de Batı ülkeleriyle karşılaştırıldığında ucuz kalan iş gücü. Uzun bir süredir ülkemizde ‘birlikte üretim’ (coproduction) olarak adlandırılan kitap üretme yönteminin kullanılmaya başlamasının ardında da bu ekonomik hesap yatıyor. Aynı anda birkaç dilde basılan kitapların resimleri bir arada basılırken yalnızca her dil için farklı olan kalıplar değiştiriliyor. Böylece birim baskı maliyeti düşüyor. Bu yöntemin seçilmesinin bir nedeni de, hedef ülkedeki baskı kalitesinden çok emin olamayan bazı satıcı yayımcıların, bu yöntemle kitaplarının kendi istedikleri kalitede basılmasını sağlamaları.
Denilebilir ki, bizde de işgücü ucuz. O halde bu tür bir üretim bandı bizde de kurulamaz mı? Örneğin, ‘pop – up’ kitapları denilen ve sayfaları açıldığında katmanlar halinde üç boyutlu olan kitaplar, ya da hareketli kitaplar denilen, sayfaların kenarlarındaki uzantıların çekilerek ve itilerek sayfadaki figürlere hareket verildiği türden kitaplar ağırlıkla el işçiliği ile üretiliyor. Sürekli birbirinin benzeri kitaplar üreterek yaratıcılıktan uzak bir yarış sürdüren çocuk kitabı yayımcıları acaba böyle bir girişimi neden başlatamaz? Tabii, her durumda bu kitapları ülke içinde üretmekle dışardan hazır getirtmek arasındaki maliyet farkı önemlidir, ancak bu dileğin gerçekleşmemesinin ardındaki motivasyon eksikliği asıl önemli konu.
Dobidik Yayınları’nın kurucusu ve 2002 yılı Andersen Ödülü çizer adayımız Ümit Öğmel işte bu yolda en kararlı adımı atanlardan. Dobidik’in birbiri ardınca ürettiği kitapların tümü mukavvadan son derece kaliteli olarak ve hepsi de ülkemizde üretildi. Ümit bu üretimi gerçekleştirirken mutlaka bazı zorluklar yaşamıştır. Çalıştığı basımevi ve mücellithane alışageldiği standartların dışında bir ürüne yatkınlık kazanana kadar bir ısınma süresi geçmiş de olabilir. Ancak, Ümit’in yaşadığı ve yaşayacağı zorluk bu ürünlerin üretim sürecinden çok, pazarlanması ve hedef kitlesine ulaştırılmasında olmuş ve olacaktır. Çünkü bu ürünler, malzeme ve işçilikleri nedeniyle, sıradan ‘çocuk kitapları’ndan daha pahalı olmak zorundadırlar. Bunun üstüne bir de yetişkinlerin, çocuk kitaplarının ucuz olması gerektiğine ilişkin önyargıları eklenince Ümit’lerin durumu ümitsizdir. Ancak, şurası muhakkak ki, anne baba ve öğretmenlere neyin sunulduğu da bu alandaki pazarı oluşturan etkenlerden biridir. Yani bu tür kitapların pazarı kendiliğinden oluşmaz, pazara sunduğunuz bu yeni ürünler bu ürünlere ilişkin bilgiyi çoğaltır, bu da pazarı oluşturur. Ama bu sürecin başlangıcı sancılıdır ve bazen öncülerini yediği, arkadan gelen taklitçilerini ihya ettiği olur.
Gerek Dobidik Yayınları’nın, gerek Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Ümit Öğmel ve Ülkü Ovat’a hazırlatılan ‘Hayvanları Tanıyalım’ dizisinin, gerekse Doç Dr Belma Tuğrul’un ve Selay Uzmen’in hazırlayıp yine Ümit Öğmel ile Ülkü Ovat’ın resimlediği ‘Süslü‘ ve ‘Mikroplar Toplantısı’ adlı kitaplar işte bu sözü edilen gereksinmeyi giderecek kitaplardır. Okulöncesi dönemdeki çocuk için kitapla oyuncak arasındaki sınır çok net olmadığı için, yalın ve anlaşılabilir figürlerden resimlerle oluşturulmuş kitaplar gereklidir. Yine aynı şekilde, hareketli ya da üç boyutlu kitapların üretilebileceği atölyeler pekala Avrupalı yayımcılara hizmet vermek üzere örgütlenerek Uzakdoğu ayağının bir benzeri burada oluşturulabilir. Neden olmasın?