Cumhuriyet Kitap Dergisi, 20 nisan 1990; 15
Okuldan evine dönmekte olan bir ilkokul çocuğunun peşine bir hipopotam takılır. Çocuk ilk anda korkar, ama hipopotamın onu sevdiğini, onunla yalnızca arkadaş olmak istediğini anlar. Az sonra hipopotamla çocuğun evine girerler. Hipopotam büyük bir sorundur tabii. Anne baba gelmeden önce odasında onu saklayacak bir yer bulmalıdır. Olaylar beklenmedik biçimlerde gelişir, ortalık birbirine girer. Sonunda bir şekilde çözümlenir.
İngilizcede yayımlanmış bir çocuk kitabının konusudur bu. Çocuk kitabı alanında gelişmiş ülkelerde bu kitaplarda işlenen konuların zenginligi ve çeşitliliği şaşırtacak dereceye ulaşmıştır. Buna karşılık hepimizin ortak bir gözlemi ülkemizdeki çocuk edebiyatı ürünlerinde işlenen konuların belli birkaç ahlaki temanın ötesine geçmediği, yaşamı bütün çeşitliliği ve zenginliğiyle kucaklayan edebiyatın, çocuklar söz konusu olduğunda oldukça sınırlı kaldığı, çocuklara yalnızca genel kabul görmüş değer yargılarının benimsetilmesine yardımcı olmak gibi edebiyat altı bir işlev yüklenmiş olduğu doğrultusundadır. Bu gözlemin doğruluğunu sınamak için Türkiye’de yayımlanmış telif çocuk kitaplarında yazarların hangi temaları seçtiğini, işlediğini saptamak üzere seçilmiş üç yılı kapsayan küçük bir inceleme yaptım. Yalnızca 1985-86-87 yıllarında ülkemiz yazarlarınca yazılmış ve ilk basımlarını yapmış çocuk kitaplarını inceleyerek konularını ve temalarını saptadığım bu küçük araştırmanın özet sonuçları şöyle:
1985-86-87 yıllarında Türkiye’de toplam 19917 kitap yayımlanmış. Bu kitaplardan 1736 adedi çocuk kitabı. Yani bu üç yılda yayımlanan çocuk kitaplarının bütün kitaplara oranı yüzde 8.8.
Tablo 1: Üç yılda üretilen kitap ve çocuk kitabı sayıları
Yıllar Toplam kitap Çocuk kitabı Yüzde
1985 6741 702 10.4
1986 6794 580 8.5
1987 6382 454 7.1
Bu üç yılda yayımlanmış bulunan kitapların tipik olanlarında en fazla işlenen temaların dökümünü yaptığımızda şu liste ile karşılaşıyoruz:
Söz konusu üç yılda yapılan çocuk yayınlarına sayısal olarak bakıldığında 1985’ten 1987’ye hem genel kitap yayınının gerilediği hem de bu genel gerileme içinde çocuk kitapları payının azaldığı görülmektedir. Genel kitap sayısı 1985 ve 1986 yıllarında aşağı yukarı aynı olmakla birlikte, 1987’de bir önceki yıla oranla yüzde 6 düşmüş. Yine ilk iki yıl çocuk kitapları yayıncılığındaki düşüş yüzde 21. 1986 ile 1987’yi karşılaştırırsak da düşüş oranı yüzde 28’e çıkıyor.
Seçilmiş olan üç yılda çocuk kitaplarında işlenen temaların özelliklerine gelince, en ağırlıklı olarak işlenen temanın genel olarak din ve ahlak diyebileceğimiz kategori olduğu ortaya çıktı. Bu kategorideki kitaplarda yalan söylemek, hırsızlık yapmak, tembel olmak, kibirli olmak, içki içmek kumar oynamak, sürüden ayrılmak kötüleniyor; yardımsever olmak otoriteye boyun eğmek, namaz kılmak, dua etmek, çalışkan olmak öneriliyor.
Aynı dönem içinde işlenmiş temalardan ağırlık olarak ikinci sırada temel insan duygularından biri olan acının işlenişi yer alıyor. Öksüz, yetim doğan çocuklar, annesini ya da babasını kazada yitiren, doğuştan ya da sonradan fiziksel bir eksiklik nedeniyle acılar çeken çocuklar, çok küçük yaşta “kaderin sillesini yiyen” köprü altlarında aç susuz yaşamak zorunda kalan çocuklar…
Öyle anlaşılıyor ki gerek ahlak dersleri gerekse yukarıda sözü edilen “acılı edebiyat” ürünleri çocuğa edebiyat dışı yaklaşmanın örneklerini de sergilerken çocuk edebiyatının “kolay uğraş” sanıldığı izlenimini de veriyorlar.
Sevgi, barış gibi evrensel temalar bu üç yılın değerlendirilmesinde ahlak derslerinin ve “acılı edebiyat”ın arkasından geliyor. (Başka bir inceleme konusuna girmekle birlikte bütün dünyada barış, sevgi, dostluk temalarının ilk başta geldiğini sanıyorum.) Sevgi insanlara, hayvanlara, doğaya, çevreye, aileye yönelik olabildiği gibi yurt sevgisi de işlenen temalardan biri.
Sosyal farklılıklar, yöresel farklılıklar, köy ve kent yaşamının bazen dramatik bazen komik uyuşmazlığı işlenen temaların yüzde 12’sini oluşturuyor. Köy genellikle doğanın kirlenmediği, sütün inek sağılarak, domatesin bahçeden toplanarak, elmanın dalından koparılarak elde edildiği özenilen, özlenilen bir ortam olarak sunuluyor. Kent herhangi bir olumlu özelliğiyle öne çıkmıyor. Bu dönem kitaplardan bu temayı işleyenlerinde, köy her zaman daha iyi ve olumlu; kent ise acımasız, soğuk, kötülükler barındıran korkunç bir yer.
Daha çok öğretmen yazarlarca ele alınan okul ve eğitim temaları da işlenen temalar arasında önemli bir yer tutuyor. Öğretmenlik anıları, okul çocukları arasındaki ilişkiler, okumak isteyen çocuklar…
Hamasi temalar beklenenden az yer alıyor bu dönemde yayımlanmış kitaplarda. Milliyetçilik, Türk ulusunun en kahraman, en güçlü ulus olduğu teması ile birlikte yalnızca bir kitapta Atatürkçülük işleniyor. Bunu belki de 1981 Atatürk’ün doğumunun 100. yılı ardından bu konunun her türlü medyada çokça işlenmiş ve yorulmuş bir tema olmasıyla açıklamak mümkün olabilir.
Özetle, bu dönemde yayımlanan çocuk kitaplarında işlenen temalar daha çok ahlaki dersler ve acılı kişilerle sınırlı daha çok. Çocuk için çok önemli olan, çocukluk-yetişkinlik sorunu üzerine ayrılan temaların oranı yalnızca yüzde 3.
Konusal olarak ele alındığında çocukların gereksindiği, ancak işlenmeyen temalardan bazıları şöyle sıralanabilir:
Uzay, polisiye, spor, mizah, gençlik bunalımları, aşk, kişilik bunalımları, sanat, grup ilişkileri, liderlik, kıskançlık, bireysellik, müzik kültürü.