Yayın dünyamıza kitaplarını kendileri yayımlayarak adım atmış çok yazarımız vardır. Ama kitaplarını kendileri yayımlayıp eşe dosta birkaç tane sattıktan sonra merdiven altına depolamış yazarların sayısı daha fazladır. Biz de buna “Merdivenaltı Yayımcılık Ltd.” dedik.
Öyle çokturlar ki… Sayamazsınız belki, çünkü yayın kataloglarında adları yoktur. Ticaret sicil kayıtlarında böyle bir limited şirketin kaydını da bulamazsınız. Çünkü Ticaret Odası’na kayıtları yoktur.
Merdivenaltı Yayımcılık Ltd. oldukça yaygın bir yayımcılık girişiminin genel adıdır. Bu girişimden şimdiye kadar az söz edilmiş olması (yaygınlığı göz önüne alındığında) şaşırtıcıdır. Oysa aşağıda belirtmeye çalışacağımız gibi bu özel girişimin yayımcılığımızın geneliyle çok yakından ilişkisi vardır. Daha doğru bir deyişle, Merdivenaltı Yayımcılık Ltd., yayımcılığımızın özel koşullarının bir ürünüdür. Merdivenaltı Yayımcılık Ltd. Şirketinin yayımladığı kitapların ve bu kitapların yazarlarının fazla tanınmıyor olması da bu yayımcılık girişiminin özel niteliğinin hem sonucu hem de bir bakıma var oluş koşuludur.
Merdivenaltı Yayımcılık Ltd. neler yayımlar? Her tür kitap… Daha çok da şiir. Ama tam bu noktada belirtmeliyiz ki, bu yazı, Merdivenaltı Yayımcılık Ltd. Şirketi’nin yayınlarının toplu olarak incelenmesine dayanan bir yazı değildir. Böyle bir incelemenin yapılması bazı açılardan güç olsa bile yararlı olacaktır. Bu yayınevinin sahipleri her ne kadar kitaplarını bulmanız için ellerinden geleni yapmışlarsa da siz bulmakta çok zorlanacaksınız. İkinci zorluk da yukarıda değindiğimiz gibi, bu kitapların hiçbir yerinde “Merdivenaltı Yayımcılık Ltd.” türü bir ibareye rastlayamayacağınız gerçeğidir. Çünkü bu kitaplara öteki kitaplarda olduğu gibi bir yayınevi adı konulmaktadır.
Ancak, basımevleri her bastıkları kitabın birkaç kopyasını da 1934 yılında çıkarılan Basma Yazı ve Resimleri Derleme yasası gereğince Derleme Müdürlüğü’ne gönderdiklerinden bu müdürlükten yardım almak mümkün olabilir. Ama yine bu kitapların üzerinde “Merdivenaltı Yayımcılık Ltd.” veya herhangi başka bir yayınevi adı görseniz bile bu yayınevinin herhangi bir yayın kataloğunda bulunmamasına özen göstermelisiniz. İşte o zaman iz üzerindesiniz ve elinizdeki kitap da Merdivenaltı Yayımcılık Ltd. Şirketi’ne ait bir kitap demektir.
Merdivenaltı Yayımcılık Ltd. Şirketi’ne ait yayınların sizi kendiliğinden gelip bulduğu da olur. Bir bakarsınız bir gün yakın bir dostunuz (bazen bedelini isteyerek, çoğu kez de armağan olarak) kapağın içine uzun uzun bir yazı döşenip kıvrak bir de imza attıktan sonra bu yayınevinin bir kitabını sunuvermiş size.
Bu durumda ne yapmalısınız? Tabii kitabı kabul edeceksiniz. Dostunuzun sizin için yazdığı imza üstü yazısını da okuduktan sonra şöyle bir sayfalarını çevirin. Merdivenaltı Yayımcılık Ltd. Şirketi’nin bir kitabı elinizde. Tutkalı taptaze, kokusunu içinize çekin, sayfaları hızla elinizde döndürün; rüzgârının arkadaşınızın yanaklarındaki pembeliği giderdiğini fark edeceksiniz.
Şu anda onun yaşadığı duyguyu anlıyor musunuz? Kitabını basımevinden ilk aldığı gün vapurda giderken sanki kitapçıdan almış da ilk defa görüyormuş gibi yol boyunca okuduğunu, evinde de (benden duymuş olmayın ama) yine o kitapla yatağa girdiğini de hesaba katın. Şimdi de kitabınızı sizin takdirinize sunmuş, sanırsınız sevgilisini tanıştırdı size de beğenmenizi bekliyor. Sakın, yanılıp, yenilip de, “Kime bastırdın?” demeyin, hele ki teşbihte hata olmasın. Çünkü Merdivenaltı Yayımcılık Ltd. yayımcıları yayınevi adını söylemekten pek hoşlanmazlar. Bu soruya verdikleri türlü cevaplardan en yaygını, “Kendim bastırdım,” olacaktır. Zaten bu yayınevinin eserlerini tümü “kendi yayını” denilen türe girer.
Bu kitaplar genellikle 1500-3000 arası basılırlar ve bütün tanıdık kırtasiyelere vapur iskelesindeki, her gün gazete alınırken selamlaşılan bayiye ve eşe dosta dağıtılır. Bunların toplamı önceden varsayılanın biraz altında olur genellikle. Kırtasiyeci tanıdıklarından biri yalnızca ders kitabı satmaktadır, bu yüzden almak istemez, ama kırmamak için üç tanesini rafa yerleştirir. Öteki kırtasiyeci-kitapçı hangi dağıtımcıyla çalıştıklarını sorduktan sonra kapağının rengini beğendiğini söyleyerek iki tanesini alır. Bütün bunlar için para verilmez tabii, hepsi konsinyedir. Satılırsa parası ödenecek.
Eşe dosta kitap satmak en zorudur. Hepsi ilgilenir, teşekkür edip imzalatırlar ve alıp… giderler. Ee, eşten dosttan da para istenir mi? İnsan sıkışırsa borç ister, ama kitap parasının da lafı edilir mi yani? Üstelik emrivaki yapar gibi götürüp kitabı uzatmışsın? Eşten dosttan da para çıkmaz. Hem, planlanandan daha azına gitmeye yüzü tutar insanın. Senelerdir arayıp sorma, sonra zırt diye ortaya çık, elinde bir kitap…
Ha, bazı dağıtımcılar da denenir tabii. Hem de ne umutlandırırlar insanı. Tam elli tane isteyiverirler birden. Sonra? Birkaç ay sonra gidersiniz, ne oldu demeye. Daha önce gitmeye yüzünüz tutmaz pek. Sabırsız görünmek istemezsiniz. Sonunda umutlarınız, heyecanlarınız size kırk sekiz tane sararmış kitap olarak geri döner. Satılan iki kitabın parasını da yüzde kırk iskontosunu bırakarak cebinize koyarsınız. İki kitap için senet verilmez çünkü. Dua edersiniz daha çok satmadığına. Yirmi tane satılsaydı eğer, nakit değil altı ay vadeli senet alacaktınız dağıtımcıdan.
Ve bir gün ansızın yorulursunuz…
Yaklaşık iki bin dokuz yüz elli beş kitabın evinizde kapladığı alan başka şeyler için gerekli hale geliverir. Ve siz bir pazar sabahı kahvaltıdan sonra o kitapları düzenli düzenli merdiven altına yerleştirirsiniz.
İşte Merdivenaltı Yayımcılık Limited Şirketi’nin en yaygın serencamı böyledir. Bu yayımcılık girişimi yaygın olmasının arkasında bazı değerli sanatçıların “isim olmadıkları için” kendilerini yayınevlerinde kabul ettirememeleri, yayınevlerinde kendilerini anlayan editör bulamamaları, yazar veya yazar adaylarının aslında yayımcılık yapmayı istemeleri, yayınevlerinin belirsiz projelere ayıracak bütçelerinin olmaması, olanların da seçimlerinde titizlik göstermemeleri sonucunda kalitenin düşmesi ve dolayısıyla da yayımcılığın/yazarlığın hafife alınıyor olması, geniş bir merdivenaltına sahip olmak gibi nedenler ve daha bir sürü neden sayılabilir. Eksik olan bilgi şudur: Merdivenaltı Yayımcılık Ltd. hangi koşullarda var olmaktadır, hangi açığı kapatmak amacıyla ortaya çıkmaktadır ve bir ülkenin yayımcılık sektörüyle ilgili olarak neyin işaretidir?
Ha, neden mi anonim veya kollektif değil de limited? Anonim değil, çünkü “kendi yayını”, kollektif değil, çünkü genellikle girişimci varını yoğunu yatırmadığından yalnızca yatırdığı kadarından sorumlu. Limited, çünkü sınırlı; merdiven altıyla sınırlı…