Güzel Uykular Alara / Çocuklara Her Gece Bir Masal. Tarık Dursun K. Res.: Mustafa Delioğlu. T. İş Bankası Kültür Yayınları, 2001. 784 sayfa. Ciltli.
Tarık Dursun K, her kitaplıkta mutlaka yerini alması gerektiğine inandığımız ‘Güzel Uykular Alara’ adlı kitabının önsözünde Prof. M. Şekif Tunç’tan aktarıyor: “Mythe denilen ilk insanlık türünün en gelişmiş örnekleri olan eserlerin çocuk çapındaki kurgularıdır. … Akıl ve mantık yönünden düşünme disiplinine erişme öncesinde, insanlar duygu ve düş disiplini içinde uzun çağlar geçirmişlerdir. Masal ve mythe bize işte bu çağlardan kalan artıklardır. Bu bakımdan benzetmek gerekirse; bunlar, insanlığın çocukluk çağlarının yadigarlarıdır.” 1
Böyle bakınca, akıl ve mantıksal düşünceyi kazanma sürecimizin ilerleyen dönemlerinde masala artık gereksinmemiz kalmayacak gibi geliyor, ki yine Tunç’a göre onsekizinci yüzyılın akılcı devrimi ile masala ‘kötü yüz’ verilmiştir.”
Bir paralellik kurmamız gerekirse, 1970’li yıllarda masal türü bizde de gözden düşme eğilimi göstermişti. Yayımcılarımız klasiklerden vazgeçmedilerse de masallardan bir süreliğine vazgeçtiler. Daha doğusu masalların çocukları ‘uyuttuğu’ ve gerçekleri görmelerini geciktirdiği görüşü bir süreliğine egemen oldu. Masal dünyasının kapıları gizemleriyle ve sihirli kahramanlarıyla birlikte artık içinde kimsenin yaşamadığı eski bir ev gibi terk edildi. Ancak bu çok uzun sürmedi. Gerek klasik masallar, gerekse halk masalları çok geçmeden (80’li yıllarda) yeniden varlıklarını hissettirmeye başladılar. Bugün artık bu terk edilmiş eski evin kapıları çoktan açıldı, tozlu ve loş odalarına girildi, dehlizlerinde uyuyakalmış cüceler, devler ve koridorlarında dolaşan binbir kılıklı tuhaf yaratıklar yeniden keşfedildi. (siz Harry Potter’ın çocuk olduğuna bakmayın, aslında oldukça yaşlı biri!)
Amerika’lı ve Newberry Ödülü sahibi yazar / şair Nancy Willard bir yazısında2 masalları eski bir eve, hatta kendi ninesinin evine benzetirken pek üzerinde durmadığımız bir konuya da değiniyor. Kendisi de eğitimci olduğundan, arada bir öğrencilerine masallardan söz ettiğinde, masalın adı aynı bile olsa içeriğinin farklı oluşundan yola çıkarak, bugünkü çocukların çoğunun masalları Walt Disney’den izlediğini, dolayısıyla da masalın özü yerine ya öne çıkan bir kahraman etrafında şekillendirilmiş yeni bir öyküyü ya da asıl temanın çok uzağında kalan bambaşka bir temayı algılamakla yetindiklerini söylüyor. Ve ekliyor: “Masalların içinde geçen, örneğin kurbağanın prens, kabağın at arabası oluşu gibi dönüşümlerin hiçbiri masalın metninin geçirdiği dönüşümler kadar çarpıcı değil.”
Masalı çocukluğumuzdan anımsadığımız eski evimize benzetiyor, aklımızdaki hayal meyal görüntüleriyle, her biri farklı görünümlü odaları, her yerini tam olarak keşfetmemiş olduğumuz bodrumu veya çatı katıyla. “Masallarda da tıpkı ninemizin evinde olduğu gibi tanıdık şeyler vardır: Soba, bir elma sepeti, kırık bir aynası olan tuvalet, kapı arkasında sıralanmış ayakkabı ve terlikler, bir ziraat dergisi ve duvardaki takvimde ayın safhalarını gösteren soluk bir resim.”
Tarık Dursun K. Kitabına şu temenniyle başlıyor: “Dilerim, çocuklar bu kitaptaki masalları sever, onlardaki ahlak yüceliklerini örnek edinir, yaşamlarınca tüm kötülüklerden uzak durup gelecekte her biri iyi birer insan olurlar.”
Yazarın bu dileği, günümüz çocukları düşünülünce ne kadar gerçekçi? Willard şu ipuçlarını veriyor: “Masallar tıpkı soğan gibi kat kattır. Öğrencilerime, masalın çok kapılı bir ev olduğunu söylediğimde, onlara aynı zamanda masalı unutsalar bile o kapıları bulabileceklerini söylerim. … Masalı unutsanız da masal sizi unutmaz, ne zaman ihtiyaç duysanız çıkar gelir.”
—————-
1 K., Tarık Dursun. Güzel Uykular Alara / Çocuklara Her Gece Bir Masal. Res.: Mustafa Delioğlu. T. İş Bankası Kültür Yayınları, Ekim 2001. s 19.
2 Williard, Nancy. “A Tale Out of Time”. The Horn Book Magazine, Ocak-Şubat 2002. s. 13-23.