Hoş fikirler vardır. Birden öyle akla geliverir. Hatta bir iki eş dost da ayarlandı mı her şey yolundaymış gibi gelir insana. “Gelin,” deniverir, “gelin burada imza günü yapın, kitap satın!” Denenir. Olmaz. Götürdüğü getirdiğinden her zaman daha fazla olur. Oraya kitap almaya gelmez insanlar. Mantı yemeye gelir… Hiç mi satış olmaz? Biraz olur. Hoşluk olur, lafı edilir: “Aaa, ne ilginç, mantıcıda kitap…” O kadar. Hesabınıza geliyorsa gidersiniz, o gününüzü hoş geçirmek için. Eğlenmek için gidersiniz. Para kazanmak için değil. Hep söylerim: Kitap satmak için aklınıza hemen geliveren harika geliveren harika fikirler genellikle denenmiştir. “Efendim, fabrika çıkışında yere sergi açsan kitaplar kapışılır…” Hayır efendim kapışılmaz, deneyen görür. “Efendim, yılbaşı öncesi büyük bir bahçede kitap sergisi açın, hem de filanca mutena semtimizde… Zengin bir çevre… Herkes yılbaşı hediyesi olsun diye kitap alır.” Haydaa, bir heves ne kadar kitabınız varsa toparlar götürürsünüz. İki gün önceden yayınevi iptal olur. Üretim durur, işler ertelenir. Gidersiniz. O ‘zengin muhit’ dedikleri yere; tek bir kitap bile satamazsınız. Neden? Çünkü insanlar yılbaşına kitap okuyarak girmez. Yılbaşının hemen öncesinde de kitap üzerine düşünmek, kitaplara bakmak, kitap satın almak da aklına gelmez. Kafalarına Amerikanvari yılbaşı külahları takmış, börgırkinglerini dişleyen mutlu yurttaşlarımız da o ruh halleri içinde önlerine yığdığınız kitap kapaklarıyla ve yönelttiğiniz eleştirel bakışlarınızla yüzleşmek istemezler.
Alın bir başka fantezi: “Efendim Anadolu’da çocuklar kitaba aç, onlara ucuz kitaplar götürseniz kapışırlar.” Toplarsınız piyasadan ucuz kitapları, gönderirisiniz Anadolu’ya, çocuklar okuyacak biz de para kazanacağız. “Kardaş çık hele Anadolu’ya…” Oralara kadar gidersiniz, hani imza söyleşi filan olsun diye… I-ıh. Kitaplar kapışılmaz. Satılanlarında parasını alamazsınız.
Peki ne yapacağız? Hiç mi kitap satılmaz bu ülkede. Tabii ki satılır. Kitap kitapçıda satılır. Ama gerçek kitapçıda. Aradığınızı bulduğunuz, bulamadığınızında hemen tedarik edildiği kitapçıda.
Filanca kitabınız kitapçıda bitmiştir. Yayıncı olarak siz fark edersiniz. Kitapçı, “Evet, çok soruluyor,” der. Çok soruluyorsa, yerine neden konulmuyor? Kitapçı yayınevini arayıp neden eksiğini bildirmiyor, ya da siparişlerini sisteme oturtmuyor?
Sistemli çalışan kitapçılar açılmaya başladı. Bu kitapçılara gidersiniz, çünkü aradığınızı bulacağınızı bilirsiniz. Kitap fuarının gördüğü ilgiyi asla ucuzlukla açıklayamazsınız. Sanki okur fuardan önce fiyatların arttırıldığını bilmiyor mu? Fuarın cazibesi bol çeşittir ve ancak bu fomülü uygulayan kitabevleri arttıkça biz kitap satmayı başarıp mantı yiyebileceğiz.