Kitap ne işe yarar?

Kitap müthiş yararlı bir alettir. Sallanan bir gardrobun kırık olan ayağı yerine 80-100 sayfalık (ayağın yüksekliğine göre seçme şansınız vardır) bir roman, ya da şiir kitabı koyabilirsiniz. Deneme veya öykü kitabı da olabilir bu. Türün pek önemi yoktur. Fazla kalın geldiyse birkaç sayfasını yırtabilirsiniz. Oysa kitap değil de, örneğin bir tahta parçası kullansaydınız, diyelim kalın geldiğinde tahtayı yontmanız gerekecekti. Eh, bu da öyle pek kolay bir iş değil…

Kitap başka işlere de yarar. Şöyle ciltleri yaldızlı kitapların sımsıkı sıralandığı bir kitaplığı salonunuzun geniş duvarına dayadığınızı düşünün. Konuklarınızın gözünde yaratacağınız bilgili insan görüntüsü size tadına doyulmaz bir gurur verecektir. Yalnız, sohbetin bir yerinde bir biçimde kitaplardan söz etmelisiniz. Örneğin, bir ara sözü punduna getirip, “kuponları kesmeyi hanım hiç aksatmadı.” Üç gazeteninkine birden katıldık” demelisiniz. Ve konuğunuzun hayranlık dolu bakışlarına karşılık eklemelisiniz. “Kitaba çok düşkünüz de…”

Kitaplardan söz etmek birçok kez işe yarar. Okuduğunuz kitap ne olursa olsun hiç fark etmez. Örneğin, kahvede, “Yavvrum kemik!” diyerek tavlanın zarlarını savurduktan sonra rakibinizin gözünün içine bakarak, Clausewitz’in “Savaş Üzerine”sinden bir pasajı bir solukta okumanız, onda sinir minir bırakmayacaktır. Ya da bu kez size o bir darbe vurmak amacıyla, sigarayı yeni bıraktığınızı bile bile dumanını yüzünüze savurduğunda Svevo’nun “Zeno’nun Bilinci’ndeki ünlü sigara bırakma bölümünü okuduğunuzda tafranızdan yanınıza varılmayacaktır.

Okuduğunuzu söylediğiniz kitap ne kadar derinlikli ve ağırsa çevrenizde sağlayacağınız popülarite o kadar azalacaktır. Düşünün, bir toplulukta bir kitaptan söz ettiniz ve bu kitabı henüz kimse okumamış, bir anda çevrenizin boşaldığını, sizin sohbetinize katılanların azaldığını göreceksiniz. Ama Tarot el kitabı’ndan ya da benzeri bir kitaptan söz etmeye görün, bir anda herkesin katıldığı bir sohbeti başlatmış olacaksınız. Hele hele konuyu lafı gevelemeden doğruca Red Kit’le açarsanız, popülariteniz ayyuka çıkacak, sizi cumhurbaşkanlığı makamına bile layık göreceklerdir.

Kitap çok işe yarar. Kitaplar sayesinde daha önce asla yaşamadığınız deneyimleri yaşarsınız. “Yasak kitap” okuduğunuzda hapishane hayatı hakkında bir fikriniz olur. “Çok yasak kitaplar” daha çok hapishane, işkence ve hatta ölümlere neden olur. Hatta sizi yakarak kalori elde etmeye bile çalışabilirler.

Kitapların bütün bu sayılanların yanında gözardı edilen başka yararları da vardır. Günlük yaşamını kitaptaki bilgilerle değil, sokaktaki bilgilerle yönlendirmeyi seven bir toplumun bireyleri olduğumuz için kitabı gerçek kullanım alanında değerlendirmeyi bilmiyoruz. Yani okumayı bilmiyoruz.

Yaşam güçlüklerle dolu. Yaşamın kendisi bir anlamda güçlüklerle uğraşmanın tarihi sayılır. Büyüme sürecinde yaşanan güçlükler, eğitim, erişkin olmaya geçiş, para kazanma, başka insanlarla ilişkiler, evlenme, boşanma vb. Bütün bunları yaşarken her birimiz, sanki aynı şeyleri daha önce hiç kimse yaşamamış da ilk kez biz yaşıyormuşuz anlamına gelen biraz çocuksu bir yürek çarpmasıyla yaşarız. Aslında bu da doğal ve güzel bir duygudur. Başka türlüsü çok zevksiz ve heyecansız olurdu zaten.

Hepimiz yaşamı oluşturan güçlüklerle baş etme sürecinde kendimiz dışındaki kaynaklardan yardım alırız. Örneğin, doğum olayını ele alalım. İlk bebeğini doğuracak genç bir kadın, kendisinden önce sayısız anneden hiç de farklı olmayan bir iş yapmak üzere olduğu halde, kendisine göre yaşamakta olduğu şey yeni ve benzersizdir.

İşte bu yepyeni şeyin üstesinden gelmesi için bu anne adayının gereksindiği bilgi yardımını sağlayabileceği çeşitli kaynaklar vardır. Annesi, kayınvalidesi, aynı deneyimi daha önce yaşamış öteki anneler… Bütün bu kişiler, yeni anne adayına kendi yaşadıkları deneyimin ışığında yardımcı olmaya çalışırlar. Ona gerek doğumla ilgili, gerekse bebek doğduğunda bebekle ilgili bilgiler aktarmaya, kendi başlarına gelen olumsuzlukların onun başına gelmemesi için yardımcı olmaya çalışırlar. Bu annenin çevresindeki insan sayısının tümünü toplasanız, diyelim onu on beşi geçmez. Bu on-on beş kişinin vereceği bilgiler de yalnızca kendi deneyimleriyle sınırlıdır. Oysa ki bu annenin yaşamakta olduğu deneyimi başarıyla atlatması için yardım alabileceği kaynaklar yalnızca çevresindeki insanlar değildir. Başka çevrelerdeki insanların deneyimleri de hiç kuşkusuz değerlidir ve annenin, yaşadığı deneyim karşısında kendini yalnız hissetmemesini sağlar.

Yaşadığımız herhangi bir güçlük karşısında kendi yakın çevremizin sınırlı yardımı dışındaki yardımları nasıl alırız? Kitaplarla. Kitaplar tek bir yazarın ürünü dahi olsa çok sayıda deneyimin özümsenerek bize aktarıldığı araçlardır. Kitapların arkasında, o kitap yazılana değin ulaşılmış tüm bilgilerin birikimi vardır. Dolayısıyla, çevremizdeki herhangi tek bir kişinin bize vereceği bilgilerden daha güvenilir bilgileri kitaplardan alırız. Dolayısıyla, bir anne adayı duygusal olarak tabii ki annesinin veya kayınvalidesinin yakınlarında olmasından mutluluk duyacaktır, ama bilgi kaynağı olarak kitabı onlara yeğlemesi daha akılcıdır.

Çözümü kitaplardan arayanlar küçümsenir. “Hayat öyle kitap sayfaları arasından çözümlenmez” gibi halk ağzına yakın söyleyişler, okumuşlarımızın ağzından da duyulur. Yaşamın içinde yer almadan, yalnızca kitap okuyarak, yaşamla tabii ki baş edilemez. Ama kitapsız hiçbir şey yapılamaz, hele günümüzde…