Kitabın kuyruklusu…

Bu Kitabın Kuyruğu Var. Yazan ve resimleyen: Tan Oral. YGS Yayınları, 2003. 64 sayfa.

Çocuklar hayvanlara her zaman ilgi duyar. Bu nedenle de hayvanlar her zaman çocuk kitaplarının da en çok yeğlenen kahramanlarıdır. Gelmiş geçmiş en popüler çocuk kahramanları bir fare olması, gelmiş geçmiş en yaygın çizgi romanlarda (Tenten’in Milo’su, Red Kit’in Düldül’ü gibi) hep bir hayvan yan karakterinin bulunması, çocukları en çok etkileyen kitaplar arasında Guillot’nun Beyaz Yele’sinin, Sewell’in Siyah İnci’sinin bulunması rastlantı değildir. Hayvanların küçük çocuk kitaplarına kahraman olarak seçilmesinin bir nedeni daha vardır. Hayvanlar ve çocuklar arasındaki ortak özelliktir bu; güdülerine göre davranmak. Bu da çocuğun kitaptaki kahramanla özdeşleşmesini kolaylaştırır.

5-6 yaşlarında, evimizin önüne boyum kadar bir köpek gelmişti. Yaklaşıp çekinmeden okşamaya başladım. Köpek de halinden memnundu, çevreye cesaret gösterisi yapmakta olan ben de. Ta ki, köpek durup dururken kafasını çevirip onu okşamakta olan elimi hart diye ısırana kadar. Nedenini bilmiyorum, çünkü ısırırken bir şey söylemedi, ama köpeklere hala çekinerek yaklaşmamın arkasında işte bu nankör köpek vardır. O köpeğin sahibi de eminim tüm köpek sahipleri gibi ‘Bir şey yapmaz!’ demiştir, hatırlamıyorum geçmiş gün. O köpeğin sırtını okşarken dokunma duyumun algılayıp bir yerlere kaydettiği duyguyu yeniden canlandırmama neden olan şey bir kitap oldu.

Çocukluğa dönüş

‘Bu Kitabın Kuyruğu Var’ Tan Oral’ın kendi resimlediği on anı/öyküden oluşan bir kitap. Kitabın kapağı karton ama kartonun üstü özel bir doku ile kaplanmış. Elinizi üstünde gezdirdiğinizde bir hayvanın derisini okşadığınızı hissettiren bir doku bu. Kitaba dokunurken aslında belki çocukluğunuzda çok sevip sonra yitirdiğiniz köpeğinizin sırtını sıvazlıyorsunuz ya da doğrudan Tan Oral’ın bir Trakya köyünde dostluk kurduğu kiremit renkli köpeğin sırtını. Kitabın kapağı da, kitapla birlikte verilen sayfabul da aynı dokuyla kaplı. Yani kitabın içeriğiyle biçimi arasındaki uyumu sağlamak için yazar ve yayınevi özel bir çaba harcamış, ki bu her kitabın tekdüze bir dizinin parçası değil, kendi bağımsız kişiliği olan tekil bir organizma olarak algılandığını gösteriyor. Üretimi, satışı, paketlenmesi, kitapçı raflarına dizilmesi açısından bir yayınevinin tüm kitaplarının aynı biçime sahip olması tabii büyük kolaylık, ama her kitaba kendi içeriğinin hak ettiği kılığı giydirmek galiba yayımcılık ve editörlük faaliyetlerini, yaratıcılığın da rol oynayabildiği, daha zevkli bir hale getiriyor.

Tan Oral’ın öyküleri çizgileri kadar yalın. Abartısız, yüksüz, olduğu gibi ve böyle olduğu için de su gibi okunuyor. Dikkatimizi özellikle hayvanlara çekmeye çalışan, onları yücelten veya bizlerde hayvan sevgisi veya duyarlılığı oluşturmaya çalışan metinler değil; en fazla bizleri yazarın kendi çocukluğu üzerinden kendi çocukluğumuzu düşünmeye, hatırlamaya itiyor. Ama kitabı bitirince şunu söylüyorsunuz: “Ne hoş yaratıklar şu hayvanlar!”

Dostlarımız hayvanlar

Aziz Nesin’in ‘Hayvan Deyip de Geçme’, Gülten Dayıoğlu’nun ‘Yaşanmış Hayvan Öyküleri’ ve Tülin Yalçın’ın ‘Yaşanmış Hayvan Hikayeleri’ insanlarla hayvanların dostluk ilişkilerini, hayvanların bizleri şaşırtan özelliklerini dile getiren örneklerden üçüydü. Tan Oral’ın ‘Bu Kitabın Kuyruğu Var’ adlı kitabındaki öyküleri ilk kez 80’li yıllarda çıkan Çekirge Dergisi’nde okumuş tüm ve kitaba dönüşeceği anı yıllardır beklemekteydim. YGS Yayınları bu beklentimi gerçekleştirmekle yetinmedi, tasarım olarak da ilginç ve zarif bu kitabı bizlere armağan etti.