Kızlar Sünnet Olur mu?, Çorap Canavarı, Uzaylılar Bize Geldi, Mavi Elma, Evinden Kaçan Masal. Mavisel Yener. K Yayınları, 2001, 32 sayfa.
Bu saptama başka birçok konuda söylenegelir, ancak çocuklara yönelik kitap üretimi konusunda da üretimin son noktası İstanbul’dur. Bu, çocuk kitapları yazarlarının İstanbullu ya da İstanbul’da yaşayan kişiler olduğu sonucunu vermez tabii. Hatta tersini bile söylemek mümkündür, ama yayın hayatının kitap üretimi ile var olduğu düşünülürse, yazarın, çizerin, yayımcının bir arada soluk alıp verdiği yer çoğunlukla İstanbul’dur. Başka türlü söylersek, İstanbul bu alandaki her tür değeri içine çeken bir cazibe merkezidir. İstanbul dışında yaşayıp da çocuklara yönelik edebiyatı enerjisini ve zamanını ayırmaya kararlı nice yazar veya çizer ‘İstanbul’da yaşamıyor olma’nın dezavantajlarıyla da ayrıca baş etmek durumundadır.
Bu başetme yalnızca yayımcılarla kolay görüşebilme, kitabının bastırma olanaklarını zorlayabilme şansı elde etmeye çalışmayı içermez, İstanbul (ve tabii birkaç büyük kentteki) rafları dolu bir kitapçıya girip fikir ve esin olarak ‘beslenmek’ olanaklarını da içerir, bu alandaki sempozyum, seminer, toplantı vb. etkinliklerini sıcağı sıcağına izleyebilmeyi de. (Kitabın tüketiminin de aslında İstanbul başta olmak üzere birkaç büyük kentte odaklanmış olması başlı başına fakat ayrı bir konudur.)
İzmir bu kez meydan okuyor
Öte yandan İstanbul, bütün değerlerin içine akıtıldığı ve oldukça zengin karışımlı bir potada eritildiği bir üretim merkezi olmasına karşılık, kendi interlandına çok fazla ışık veremeyen bir kara deliktir de. İstanbul’da yayımlanan ama ille de ‘bestseller’ olmayan güzel bir kitabı, örneğin İzmit’te bir kitapçıda bulamamanız çok şaşırtıcı olmayabilir. Oysa belki o kitabın yazarı İzmit’te yaşamaktadır. Yani İstanbul, kendisine akan tüm ışıkları soğuran, ama bu ışıkların kaynaklandığı yerlere yansıması son derece zayıf olan bir kara delik gibidir. Alır, emer, yok eder, ama çevresine yansıtmaz.
Bu açıdan bakıldığında İzmir, yayın hayatının gelişimi bakımından olmasa bile, en azından çocuk yazarlarının nicel ve nitel gelişimi bakımından İstanbul’a en ciddi meydan okuyan kentimizdir. Bu kentte edebiyata (ve özellikle şiire) karşı yoğun bir ilginin (daha çok üreticilerde) var olduğu herhangi bir edebiyat sohpetinde hemen göze çarpar. Çocuk kitaplarına gösterilen yakın ilginin bu yazarların çoğunun şiirsel yanlarının güçlü olmasıyla açıklanması da belki mümkündür.
Mavisel Yener’in ‘Kızlar Sünnet Olur mu?’ adlı kitabının ilk öyküsü, “canım bu yaştaki çocuk için sünnet bu kadar da bilinmez bir şey değildir.” sözünü size söyletebilir. Gerçekten de, bir tür yaş grubu çelişkisi burada vardır, ama bu öykünün önemini bu çelişkiyle değil, yazarın çocukların kafalarını taktıkları konulara ağırlık verme tercihiyle değerlendirilmesi gerekir. Bu kitabın içindeki ‘Yaramaz Kim’ adlı öykü bir öykü olarak da değindiği konu olarak da öne çıkarılması gereken bir öykü. Azgelişmişliğin en belirgin öğelerinden biri olan ‘önyargı’ kavramı, birbirini ilk kez tanıyacak olan iki çocuğun çekingenliğini yenmeye çalıştığı bir tanışma ortamında ele alınıyor.
Çocuklara, yetişkinlerin didaktik tercihlerinden değil, onların sıkıntılarından ve yaşantılarından yola çıkarak var etmeye çalışmak giderek daha çok çocuk okurun kazanılmasını sağlayacaktır.